Blog

Yazılarım

Blog yazılarımı aşağıdaki bölümden okuyabilirsiniz.

Kalitenin Maliyeti

Dr. Lütfi Apilioğulları

İşletmelerde yapılan her şeyin mutlaka bir finansal karşılığı vardır. Bazıları bilançolarda görür (P&L: Profit and Loss) – bazıları ise hiç gözükmezler, bir yerlerde saklıdırlar.

Size bir kaç örnek…

  • Yetkin olmayan bir personel ile yetkin olan personel arasındaki iş sonuçlarının finansal etkisi nedir?
  • Mavi yaka sirkülasyonunun 15% olduğu bir işletmenin gerçek finansal kaybı nedir ?
  • Ürün geliştirme sürecindeki 1 ay kısalmanın firma karlılığına gerçek finansal katkısı nedir?
  • İyi bir bakım sistemi ile iyi olmayan bir bakım sistemi arasındaki gerçek finansal kayıp nedir?
  • Sistem olmadığı için manuel takip edilen malzeme seviyelerinde, bir atlama sonucu eksik malzeme oluşması ve ürünlerin müşteriye sevk edilememesinin gerçek finansal maliyeti nedir?
  • Müşterilerin on-line sistem yerine halen telefon ya da mail ile sipariş geçmesi nedeni ile oluşan sipariş kayıplarının gerçek finansal karşılığı nedir?
  • Talep tahminle hatası sonucu gereğinden fazla üretim yaparak stokların şişmesi ve bu üretim yerine başka üretimlerin yapılamaması sonucu kaybedilen fırsat maliyetinin finansal karşılığı nedir?
  • Fabrika mühendislerinin süreç ve sistem eksiklikleri sonucu, önemsiz işlere çok fazla efor harcamaları sonucunda iyileştirme yapmaya fırsatlarının kalmaması sonucu oluşan kayıpların gerçek finansal maliyeti nedir?

Aslında bu gözükmeyen maliyetleri hiç bir muhasebe sistemi yakalayamaz.

Aynen yukarıdaki örnekte olduğu gibi kalitenin de bir takım maliyetleri vardır. Bu maliyetler gizli değildir ancak birçok işletme yöneticisi bu maliyetlerin normal / olağan faaliyetlerden kaynaklandığı düşüncesi ile göremez. Oysa kalite kontrol süreci bilinçli olarak yapılan en büyük MUDA’dır.

Kalite konusunun daimi olarak öncelikli gündem maddesi olması, işletmelerin bu yönde önemli maliyetlere katlanmalarına sebep olmaktadır. Rekabetçi olabilmek ve sürekli olarak istenen kalitede ürün sağlayabilmek için süreç kalite seviyeleri sürekli olarak izlenmek, kontrol altında tutulmak zorundadır. Günümüzde kalite maliyetleri 5% ile 30% ciro oranlarında değişkenlik göstermektedir ve maalesef müşteri bu maliyetlerin hiçbirinin ücretini ödememektedir. Kimse sipariş verdiği pizzaya, üzerinde kalite kontrolü yapılmıştır ibaresi olduğu için daha fazla para ödemez. Çünkü zaten istediğimiz kriterlerde olduğu düşündüğümüz için sipariş vermişizdir. Ürünün kaliteli olmasını sağlamak üreticinin sorunudur ve nasıl yaptığı bizi hiç ilgilendirmez.

Kalite maliyetinin iki temel bileşeni vardır. Birinci bileşen yüksek kalite seviyesine ulaşmak için yapılan kalite kontrol / önleme maliyetleri, ikinci bileşen ise kalitesizliğin oluşturduğu iç / dış hata maliyetleridir.

Önleme Maliyetleri (Prevention Cost)

Önleme maliyetleri hatayı yakalamak ya da oluşumunu engellemek için yaptığımız faaliyetlerden oluşur. Kalite bilincini ve yetkinliği geliştirmek için verilen eğitimler, daha etkin ölçüm, değerlendirme ve denetim için gereken kalite kontrol sistemlerinin kurulumu / yönetimi, ileri seviye test – üretim ekipmanları, tedarikçi seçim ve denetleme süreci, girdi kontrol gibi faaliyetlerin maliyetleri bu gruba girer. Teknik olarak önleme maliyeti arttıkça kalitenin iyileşmesi beklenir.

Hata Maliyetleri (Failure Cost)

Hata maliyetleri doğrudan kalite hatalarının oluşturduğu maliyetlerdir. Proses fireleri, re-work – iade – garanti maliyetleri, kaybedilen kontratlar gibi maliyetler bu gruba girer. Genel olarak iyi tasarlanmamış operasyonel süreçlerde, ucuz malzeme / uygun olmayan ekipman kullanımı ve yetkin olmayan iş gücü ile yürütülen işlerde bu maliyet oldukça yüksektir.

Birçok firma daha fazla kalite personeli, daha fazla inspektör ile hatayı yakalama üzerine kurulu bir sistem üzerinden hata maliyetlerini aşağı almaya çalışırlar. Bu yaklaşım tarzı belki bir miktar müşteriden iade oranlarını düşürse dahi uzun vadede pek yararı yoktur. Çünkü, hata maliyetlerinin temel nedenlerinin başında bilgisizlik veya cehalet gelmektedir. Yeteri seviyede teknik bilgiye sahip olmadan yapılan ürün ve süreç tasarımları, hatalı malzeme seçimleri, uygun olmayan proses koşullarında üretme bilinçsizliği veya bilgisiz operatörlerin yapmış olduğu hatalar sonucu ödemek zorunda olduğunuz tüm maliyetlerin bir başka adı da cehalet vergisi ya da cehaletin bedelidir.

Bu bağlamda hatayı yakalamak yerine oluşumunu engelleyecek “mühendislik, eğitim, analiz gibi süreçlere yatırım yaparak çalışanların yetkinliğini artırmak, standartları yakalamak / geliştirmek ve Poka Yoke sistemleri ile hatanın oluşumunu önlemeye yönelik faaliyetlere yatırım yapılması hem daha ucuz hem daha iyidir.

Kalite Maliyetleri, doğrudan verimsizliğin oluşturduğu, fire, hurda, iade, garanti vs., gibi hata maliyetleri (Failure Cost) ile hata maliyetlerini azaltmak için yaptığımız test, denetim, eğitim gibi maliyetlerin oluşturduğu önleme maliyetlerinin (Prevention Cost) toplamına eşittir.

Kalite maliyetinin en aza indirgenmesi için her iki maliyetin toplamının en az olduğu yere bakılması gerekir. Her iki eğrinin kesiştiği nokta gerçekte toplam kalite maliyetinin en az olduğu noktadır. Bu noktanın sol tarafında hata maliyeti daha yüksektir. Mutlak suretle aksiyon alınması gerekir. Sağ tarafına doğru gidildikçe önleme maliyeti ve dolayısıyla toplam maliyet artar. Ancak bazı durumlarda toplam kalite maliyetinin artış göstermesi, ürünü daha iyi fiyata satmanıza ve dolayısı ile cironuzun da artmasına etki eder. Bu durumda toplam kalite maliyetinin en optimum olduğu nokta gerçekte maksimum karın elde edildiği yerden biraz daha sağa doğru kayabilir.

Şimdi süreçlerinize bir daha bakarak ne kadar toplam kalite maliyetinizin olduğunu, bunun cironuza ne oranda etki ettiğini ve hatta eğer bu maliyetler olmasa ve yine aynı ciroyu elde etseniz karlılığınızın ne olacağını bir düşünün.

Unutmayın kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!

Dr. Lütfi Apilioğulları

Yönetim Danışmanı Lean | Agile | Digital​

Yirmi yılı aşan iş deneyiminde Mühendislik Müdürü, Operasyonel Mükemellik Direktörü ve Genel Müdür rolleri almıştır. Uzun yıllar Japon Sensei’ler ile birlikte çalışarak, kendisini “Toyota Üretim ve Yönetim Sistemleri”, “Çevik Üretim” ve “Tedarik Zinciri Yönetimi” konularında geliştirmiş ve sahada edindiği deneyimlere “Tedarik Zinciri Yönetimi” alanında doktora yaparak akademik bakış açısı da eklemiştir.

Farklı sektörlerdeki işletmelerde birçok dönüşüm / değişim sürecine sıra dışı danışmanlık metodolojisi ile liderlik eden Apilioğulları, 2010 yılından bu yana kendi kurmuş olduğu Lean Ofis danışmanlık şirketinde yerli / yabancı firmalara operasyonel mükemmellik, yalın dönüşüm, tedarik zinciri yönetimi, dijital dönüşüm ve değişim yönetimi konularında stratejik yönetim ve uygulama danışmanlığı hizmetleri vermektedir.

Fenerbahçe ve Bahçeşehir Üniversitelerinde de dersler veren Apilioğulları’nın üretim süreçleri ile ilgili yayımlanmış bir çok makale ve kitapları bulunmaktadır.

İletişim Bilgilerim

E-posta Adresim

akademi@leanofis.com

Dr. Lütfi Apilioğulları