Stratejik Planlama

Araştırma sonuçları, Kobilerin dijital dönüşüm sürecinde başarısızlığa uğramaması için stratejik planlama sürecinin etkinliğinin önemine vurgu yapmaktadır. Stratejik planlama sürecinde yapılan hatalar, planların sapmasına ve sonuçların beklenen dışına çıkmasına sebep olmaktadır. Franklin (B)’in dediği gibi, ‘If you fail to plan, you are planning to fail’.

Bu aşamada şu soruya cevap aranması gerekir kanısındayım: Stratejik Planlama sürecinde neden hata yapıyoruz? Bu soruya farklı birçok cevap verilebilir ve hatta doğru cevap tüm cevapların bir bileşkesi de olabilir. Ancak, cevapların en üstüne ‘BİLGİ’ konusunun yerleşmesi sanıyorum ki yanlış olmaz. Zira, bilgi olmadan ihtiyaçları tanımlayabilmek; ihtiyaçları tanımlamadan da doğru bir planlama yapabilmek pek olası görünmemektedir.

Bilgi konusuna iki aşamalı bakabiliriz: Core Skills (alan/süreç bilgisi), 2) Tool Skills (araç bilgisi). Her ikisi de önemli ancak, karar vericiler olarak önceliğinizi Core Skills üzerine verin derim. Önce, ihtiyacınızı doğru tanımlayabilecek düzeye gelin (ne yapılacak), akabinde Tool Skill (nasıl yapılacak) yetkinliği iyi olan çözüm ortakları ile sürece başlayın derim.

Ek: Araştırma Sonuçları;

Kobilerin dijital dönüşüm sürecine başlayamamasının ana nedenleri olarak,

  • Dijital teknolojiler ve faydaları hakkında bilgi eksikliği, 
  • Bilgi teknolojileri alt yapısı ve iş süreç standartlarında eksiklik, 
  • Bütçe kısıtları,
  • Bilgi güvenliği risklerini göstermektedir. 

Benzer şekilde dönüşüm sürecinin başarılı olamamasının ana nedenleri olarak ise,

  • Strateji geliştirme eksiklikleri ve sistematik bir yol haritasının olmaması, 
  • Standartlaştırma ve basitleştirme işlemleri olmadan kompleks sistemlerin dijitalleştirilmeye çalışılması, 
  • Dönüşüm sürecinde yer alacak yetkin iş gücü eksiklikleri gibi etkenleri göstermektedir. 

Stratejik Planlama: İnovasyon’ ve ‘Benzersiz Ürün’

Teknolojik gelişim hem ürünleri hem de üreticileri değişime zorluyor. Ya değişeceğiz ya da müşteri tarafından değiştirileceğiz. Bir başka seçenek maalesef yok! İmalat, önceleri kısmen kolaydı; üreticiler koşulları belirler, tüketici üretilene rıza gösterirdi. Ürünü oluşturan bileşenler (Ürün ağacı: BoM) genelde mekanik, kısmen de elektrik parçalardan oluşur; Tedarik Zincirinde fiziksel malzeme akışına önem verirdik (conventional supply chain).

Peki şimdi durum nasıl? Ürün ağacı hala fiziksel bileşenlerden mi oluşuyor?

Artık ürünler ‘akıllı’; yani algılıyor, yorumluyor ve iletişime geçiyor. Ürün ağacında ‘artık sanal bileşenler de mevcut ve ürünün değerini ağırlıklı olarak bu sanal bileşenler oluşturuyor. Yeni dönemde ‘sanal bileşenler tedarik zincirinin’ nasıl yönetileceğini de düşünmek gerekiyor. Ürüne fonksiyon tanımlama, ürün güncelleme ya da ürün yaşam sürecini takip etme…Ürünün artık bir servise dönüşmesi (PaaS: Product as a Service) bunu zorunlu kılıyor. Bu kapsamda akıllı fabrika, akıllı ürün ve bu süreçleri yönetecek yetkin iş gücünün nasıl elde edileceği üzerine stratejiler geliştirmek gerekiyor. Zira, Strateji olmadan yeni dönemde rekabet edebilmek, şansı planlayabilmek oldukça zor görünüyor.

Yönetim biliminde strateji, “bir organizasyonun amacına ulaşmak için izleyeceği yollar” olarak tanımlanır. Stratejik planlama ise bir organizasyonun ne olduğunu ne yaptığını ve neden yaptığını şekillendiren ve ona bu konularda kılavuzluk yapan temel kararları, eylemleri geleceğe odaklı olarak üreten bir yönetim aracıdır. Bir başka ifadeyle bir işletmenin hedeflerine ulaşabilmesi için gereken eylemleri planlandığı, beklenen/istenen yere nasıl ulaşılacağının net olarak tanımlandığı ve belirlendiği süreçtir.

Bu süreç her daim mutlaka yapılır. Önce siz yaparsınız – sonuçlar iyi olursa yine siz, olmazsa patron bir başkasına bu süreci mutlaka yaptırır. Çünkü, hissedarların tek beklentisi vardır. Kârlı olmak ve bunu sürdürülebilir kılmak. Bu sonuca nasıl ulaşılacağıysa tamamen profesyonellerin işidir ve profesyonellerin elindeki yegâne silah da stratejik yönetim ve planlama sürecidir.

Stratejik planlama sürecinde PESTEL (Global Scale), Porter-5 Forces (Industry Scale), SWOTanalizi (Company Scale) gibi araçlardan faydalanılır. Her bir araç farklı açıdan süreci irdeler ve işletmenin daha rekabetçi olabilmesi için önemli ip uçları sunar. 

Küresel ölçekli işletmelerin geneline baktığımızda Stratejik Planlama sürecinin temek çıktılarının ‘İnovasyon’ve ‘Benzersiz Ürün’ yaparak maksimum müşteri sadakati elde etmek olduğunu görüyoruz. Ölçek ekonomisine değil, kapsam ekonomisine odaklanıyorlar ve sayede hem pazara yeni oyuncuların girmesini zorlaştırıyor hem de mevcut rakipleri ile aralarındaki mesafeyi koruyarak pazardan aldıkları payı artırıyorlar. Marketing ve Product Development ana odak unsurları olmak üzere İnsan, teknoloji ve süreçlere yatırım yapıyorlar.

Stratejik Planlama ve burada bahsi geçen iki konu üzerine düşünün derim.

Strateji ve Dijital Dönüşüm

Dijital Dönüşüm çalışmaları birçok alanda devam ediyor. Oldukça başarılı uygulamalar yanında hiç de azımsanmayacak derecede başarısız sonuçlar da gözlemliyoruz. Bu sonucun altında birçok etken olabilir, ancak genel tabir ile ‘stratejik planlama’ hatalarının başarısızlığa neden olduğunu belirtebiliriz sanıyorum.

İyi bir stratejik planlama, dijitalleşmenin neden gerekli olduğunu (why), işletmenin dijitalleşme eforunu öncelikle nereye ayıracağını (where), bu eforun sonuç vermesi için hangi imkân ve yetkinliklere sahip olunmasının gerektiğini (what) ve sürecin başarıya ulaşması için gereken örgütsel modelin nasıl olması (how) gerektiğini tanımlar (3w1h). Bu tanım, aslında problem çözme sürecinde kullandığımız PPS (practical problem solving) yöntemi ile benzerlik gösterir. Problemin parçalara ayrıştırılması, kök nedenlerin bulunması, karşı önlemlerin geliştirilmesi ve aksiyonların sahada uygulanması. Küçük ancak doğru adımlarla ilerlemek (step-wise approach), çok fazla iyi şeyi aynı anda yapmak yerine bir konuda etkin sonuç almaya odaklanmak (value from simple things) ve sürecin genelinde sadece IT’nin değil tüm organizasyonun desteğini almak (collective ability) oldukça önemlidir. Zira, Dijital Dönüşüm başlangıcı ve sonu olan bir IT projesi değildir! Teknolojinin süreçlere uyarlanmasından öte örgütsel iş yapma modellerinin değişmesine neden olan, kurum genelinde herkesin dahil olmasını gerektiren ve sonu olmayan bir süreçtir (Transformation: Never ending journey).

Endüstriyel ekonomiden Dijital ekonomiye yöneliş bilenen imalat paradigmalarını değiştiriyor. Bu değişim işletmeleri genel olarak dört ana konuda motive ediyor:

  1. Çevik Ürün Geliştirme (Technology Supported Product Development): Ürün geliştirme süreçlerinde (product domain) entegrasyon (CAx/PDM), Digital Twin, AI, Cloud ve 3D printing konuları bu alana yönelen işletmelerin odaklandığı temel teknolojilerdir.
  2. Verimli Üretim Yönetimi (Smart Factory). Dikey entegrasyon üzerinden elde edilen (CPS) ve özellikle bakım/kalite süreçlerinin iyileştirilmesi amacıyla kullanılan AI, IIoT, AR gibi konular bu alana yönelen işletmelerin odaklandığı temel teknolojilerdir.
  3. Akıllı ve bağlı ürün (Complex and Connected Products). Ürünü servise dönüştüren, üründen yaşam boyu gelir elde etmeye olanak sağlayan, üretici ile tüketici arasındaki mesafeyi kaldıran IoT, Cloud ve AI uygulamaları bu alana yönelen işletmelerin odaklandığı temel teknolojilerdir.
  4. Entegre tedarik zinciri (Integrated Value Chain). Akıllı ve Bağlı ürün üretmeseler dahi imalat süreçlerini tedarikçi/müşteri süreçlerine entegre ederek tedarik zincirinde etkinliği yatay entegrasyon üzerinden sağlamak amacıyla Cloud, CPS, AI, IoT gibi konular bu alana yönelen işletmelerin odaklandığı temel teknolojilerdir.

Dönüşüm kaçınılmaz, ancak adım adım gitmek gerekiyor. Her işletmenin önceliği ya da yetkinliği birbirinden farklı. Makine imal eden bir işletme için hızlı ürün geliştirme daha öncelikli iken, ilaç endüstrisinde kalite, FMCG de ise tedarik zinciri yönetimi daha öncelik arz edebiliyor. Bu açıdan ‘digitization – digitalization – digital transformation’ adımlarına stratejik açıdan bakmak ve doğru yerden başlamak gerekiyor.