Blog

Yazılarım

Blog yazılarımı aşağıdaki bölümden okuyabilirsiniz.

Çevik Üretim ve Endüstri 4.0

Dr. Lütfi Apilioğulları

İnsanları üç gruba ayırıyorlar; 1. grup: Oldukça azınlık ve küçük bir topluluk. Tüm gelişmeleri, yenilikleri onlar yapıyor. Hayatımıza giren ve bize fayda sağlayan her yeni sistemde, teknolojide onların imzası bulunuyor. 2. grup: Birinci gruptan biraz daha geniş bir topluluk ki her ne kadar gelişmelere yön vermeseler de en azından teknolojiyi, gelişmeleri sürekli takip ediyor,  daha önceleri yaptıklarını yeni sistemler ile kıyaslıyor ve iyi olanı uygulamaya çalışıyor. 3. grup: Birinci ve ikinci grup ile kıyaslanamayacak ölçüde muazzam bir kalabalığın oluşturduğu topluluk. Ne Dünya-da olan bitenden haberleri var nede gelişmeleri takip ediyorlar. Sadece ne öğretilmiş ise onunla yetiniyorlar. Biz acaba hangi gruptayız ?  Kurumsal firmalarımızın az bir kısmı 1, önemli bir miktarı da 2 Grupta.  Ya, KOBİ-lerimiz ? Dünya şu aralar E_4.0 kapsamında; • Nesnelerin internete bağlanarak anlık bilgi gönderdiği / karar alabildiği (IoT), • Montaj hatlarında insan gibi çalışabilen, öğrenebilen robotların kullanıldığı (Autonomous Robots), • Prototip ve kişiselleştirilmiş ürünleri 3D printer teknolojisi ile hızlıca geliştirebildiği (Additive Manufacturing), • Bilgiye ulaşım ve çalışma esnekliğe sağlayan veri depolama (Cloud) sistemlerindeki  büyük verileri analiz ederek (Big Data) verimliliği artırdığı, • Gerek firma içi (Vertical), gerekse tedarikçiden müşteriye kadar (Horizontal) olan tüm süreçlerde entegrasyona gittiği, • Sadece ürün değil fabrika süreçlerinin de simülasyon teknikleri ile analizini yaptığı,• Sanallaştırma ile bilgileri istenilen yere, anlamlı ve gerçek zamanlı olarak gönderebildiği (Augmented Reality) Gibi konuları konuşuyor. Bizde de kısmi olarak bu kavramlar gündemde olsa da daha alacak çok yolumuz var.  Öte yandan, küreselleşme, sosyo kültürel yapı ve teknolojik gelişmeler müşteri karakteristiğini ciddi oranda değiştirmektedir. Bu durumun bir sonucu olarak ürün çeşitliliği artmakta, ürün yaşam süreleri kısalmaktadır. Kısaca artık yeni dönem Customization yani kişiselleştirilmiş ürün üretme ve bunu yaparken de seri üretim performansını elde etme dönemidir.  Rekabetteki en öncelikli unsur artık bu şekilde tanımlanmaktadır; Mass Customization yeteneği. Kişisel ürün demek; belirsizlik ya da talebin çok fazla ön görülebilir olmaması demektir. Yalın üretim; seri üretim ve talebin ön görülebilir olduğu durumlarda, özellikle çekme sistemi ile oldukça önemli bir araç iken talebin ön görülemediği ve belirsizliğin fazla olduğu durumlarda tüm beklentilere cevap verememektedir. İşte bu aşamada Çevik Üretim devreye girmektedir.  Çevik üretimi; tedarik zincirinin değişime adapte olabilme yeteneği olarak tanımlayabiliriz. Bir işletme tek başına yalın olabilirken, çeviklik ancak tüm tedarik zincirinin çevik olabilmesi ile mümkündür.  Çevik Üretim; • Pazara duyarlılık (erken fark ediş)• Stratejik tedarik ilişkileri (eş zamanlı mühendislik)• Süreç entegrasyonu (operasyonel değil kurumsal iş birliği)• Güçlü IT altyapısı (doğru, hızlı bilgi akışı) Kalkınma hepimizin ortak derdi ancak bir noktaya değinmeden edemeyeceğim. Büyük oyuncuların aile üyelerine karşı (kobi) kapsayıcılıktan uzak yaklaşımları. Geçtiğimiz gün bir yerde malzeme üzerine bir çalışma yaptık. 800 ton olan mevcut HM stoğunun – teknik olarak 50 ton seviyelerinde yönetilebileceğini hesaplamamıza rağmen karşımıza çıkan tek engel tedarikçinin minimum sipariş miktarı konusuydu. Ülkemizin sanayi gücünü oluşturan birçok KOBİ rekabetçi olabilmek için çevik üretim prensipleri doğrultusunda iş yapmaya çalışıyor. Müşteriden gelen ani ve küçük adetli siparişlere cevap verebilmek için iç süreçlerinde esnek olmaya çalışıyorlar  ve aynı refleksin tedarikçileri tarafından da gösterilmesini bekliyorlar. Ancak, Tekel durumunda olan bir çok tedarikçi halen mass production teknikleri ile imalat yapıp, belirli miktarın altında ham madde siparişi kabul etmiyor ya da çok uzun termin zamanları sunuyor (Porter:  Tedarikçinin gücü kavramı). Bu durum, KOBİ-lerimizin sektörde daha rekabetçi olabilmeleri açısından karşılaştıkları en büyük engellerden biri olarak gözükmektedir. Ülkemizin daha rekabetçi olabilmesi için öncelikli olarak ana tedarikçilerin Çevik stratejileri geliştirmeleri / uygulamaları gereklidir diye düşünüyorum. Üreticiler olarak -Dünya Sınıfı Üretici- olma yolunda, sadece kendi sektöründe değil -genel proses endüstrisinde- örnek gösterilen bir fabrika olabilmek kanımca doğru stratejiler ile beraber doğru adımların atılması halinde uzak bir hedef değildir. Bunun için ilk şart; Yalın / Çevik prensipleri uygulamak ve bu doğrultuda insanlar yetiştirmek-, olmalıdır kanısındayım.

Dr. Lütfi Apilioğulları

Yönetim Danışmanı Lean | Agile | Digital​

Yirmi yılı aşan iş deneyiminde Mühendislik Müdürü, Operasyonel Mükemellik Direktörü ve Genel Müdür rolleri almıştır. Uzun yıllar Japon Sensei’ler ile birlikte çalışarak, kendisini “Toyota Üretim ve Yönetim Sistemleri”, “Çevik Üretim” ve “Tedarik Zinciri Yönetimi” konularında geliştirmiş ve sahada edindiği deneyimlere “Tedarik Zinciri Yönetimi” alanında doktora yaparak akademik bakış açısı da eklemiştir.

Farklı sektörlerdeki işletmelerde birçok dönüşüm / değişim sürecine sıra dışı danışmanlık metodolojisi ile liderlik eden Apilioğulları, 2010 yılından bu yana kendi kurmuş olduğu Lean Ofis danışmanlık şirketinde yerli / yabancı firmalara operasyonel mükemmellik, yalın dönüşüm, tedarik zinciri yönetimi, dijital dönüşüm ve değişim yönetimi konularında stratejik yönetim ve uygulama danışmanlığı hizmetleri vermektedir.

Fenerbahçe ve Bahçeşehir Üniversitelerinde de dersler veren Apilioğulları’nın üretim süreçleri ile ilgili yayımlanmış bir çok makale ve kitapları bulunmaktadır.

İletişim Bilgilerim

E-posta Adresim

akademi@leanofis.com

Dr. Lütfi Apilioğulları