Eğer bir vakıf değilseniz, iş dünyasındaki amacınız kar elde etmektir. Kar, üretimin bir fonksiyonudur ve en genel anlamı ile “kar = gelir – gider – fırsat maliyeti “, olarak formulize edilebilir. Karlı olabilmek, geliri artırmak, giderleri azaltmak ve fırsat maliyetlerini elimine edebilmek ile ilintilidir.
Hemen her işletme büyüme ve gelir artışı yönünde iş stratejileri geliştirir. Kimi işletmeler benzer ürünleri daha çok üretme doğrultusunda strateji geliştirirler. Daha çok üretebilmek için kapasite artırma yaklaşımı izlerler ve yeni makine yatırımları yaparlar. Ölçeği büyütüp maliyetleri azaltmayı ve miktar artışından ciro elde ederek büyümeyi planlarlar. Kimi işletmeler ise ölçek yerine kapsamı genişletmeye odaklanırlar. Benzer ürünlerden daha fazla üretmek yerine, yenilikçi ürünler geliştirerek, pazarın ihtiyaçlarını belirlemeye ve buradan daha yüksek ciro getirisi üretmeye çalışırlar. Bunun için ArGe’ye, insana yatırım yaparlar.
Her iki stratejiye de bugün rastlamaktayız. Ancak, günümüzde değişimin üstel artış göstermesi yenilikçi ürünlerin pazarda daha fazla rağbet görmesine ve ölçek ekonomisinin yerini kapsam ekonomisine bırakmasına neden olmaktadır. Artık, aynı şeyleri sürekli yapan değil, benzersiz şeyleri sıklıkla ortaya çıkaran, yani inovasyon yapan işletmeler ayakta kalabilmektedir.
Eğer sadece ‘1’ şey için bilinirseniz, pazar size başka bir şey vermez.
Kapsam ekonomisinin (inovasyonun) pazarda sürükleyici, bağımlılık yapan özelliği olduğu gibi yüksek getirisi de vardır. Pazara, sürekli ‘inovatif ve benzersiz ürünler sunma’ stratejisi izleyen firmalar ürün fiyatını kendisi belirleyebilmektedir. Apple aynen bu yöntem ile rakiplerine kıyasla daha yüksek kâr marjı elde edebilmektedir.
Bu durumun aksini yapanlar ise mevcut durumlarını koruyamadıkları gibi yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Eskiden, pazar lideri olan ancak artık varlığını devam ettiremeyen birçok ünlü markanın akıbeti bu duruma en güzel örneklerdir.