To do or not to do, that is the question!

Geçtiğimiz hafta MPG firmasında bir çalıştaya katıldım. Hem çok şey öğrendim hem de genç mühendis arkadaşların yaptıklarından mutlu oldum. Çünkü oldukça güzel işlere imza atmışlar. GM Veysel Bey’den de müsaade alarak bazı gözlemlerimi, Agile ve Dijital alanda süreçlerini geliştirmek isteyen işletmelere benchmarking olması açısından aktarmak istedim.

  • Yurt dışına sattıkları ürünlerinin birçoğu IoT ready. Ürünün nasıl kullanıldığını, performansını sürekli izliyorlar ve gerektiğinde güncellemeleri IoT üzerinden yapıyorlar.
  • Üretimden verileri almaya başlamışlar. Hatta bazı kaynak robotlarından veri almak için kendi IoT data collectorlerini geliştirmişler. Bu verileri Unity üzerinde toplayıp sahanın Dijital İkizini yapmak üzere çalışıyorlar.
  • Ürün tasarım sürecinde karar vermek için optimizasyon algoritmaları kullanıyorlar. SW ve ANYSYS arasında çalışan bir matematiksel modelleme algoritması (Iteration – Optimization – Modelling) üzerinden haftalar mertebesinde sürecek tasarım kararlarını saatler mertebesine indirgiyorlar.

Peki fark nerede;

  • Bilmek değil, kullanmak fark oluşturuyor (to do or not to do, that is the question!)
  • Rekabet üründe değil, teknolojide! (Use lightspeed to make decision)
  • Günümüzün petrolü veri, elektriği ise AI (speak with data, act with AI)

Genç ve yeni mezun arkadaşlarıma:

  • Bu konular üzerine bir düşünün, hızlı uyuyun ve en az yarım gün çalışın. Günün hangi yarısı olduğu fark etmez ister ilk 12 saat ister sonraki 12 saat.
  • Netflix’den’ Social Dilemma’ belgeselini mutlaka izleyin.
  • Proje Yönetimi Teknikleri (Agile / SCRUM) ve ML Algoritmaları üzerine yoğunlaşın. Hayatın her alanında proje ve optimizasyon var!
  • Bolca literatür okuyun ve konuyu kaynağından derinlemesine öğrenin.
  • Sıklıkla uygulama yapın: deneyin – deneyin – deneyin (kaizen is try-storming not brain-storming)
  • Öğrenin ve öğretin!
  • Ve şunu asla unutmayın: Gelişim ile rahatlık bir arada olmaz!

ERP – PDM – MES (PLM Integration)

Üretimde üç domain vardır. 1)Business Domain (ERP), 2) Product Domain (PDM/CAx), 3) ManufacturingDomain (MES). Bu üç domain bir araya gelerek PLM yapısı oluşturlar. 

ERP yani BD, satış, malzeme ana verileri, ürün ağaçları, stok, finans/muhasebe ve lojistik gibi temel süreçleri yönetmekten sorumludur. Bu domainin iyi çalışması için iki önemli unsur vardır: 1) doğru ürün ağacı, 2) gerçek zamanlı bilgi girişi (transaction). Ürün ağacı yanlış olur ve üretim sonu kayıtları zamanında ERP’ye girilmez ise MRP doğru çalışmaz, satın-alma ve imalat iş emirlerini doğru çıkaramaz. Planlar yanlış olur, üretimde kısa kalınır, teslimatlar gecikilir, vs.….

  • PDM/CAx, ürün geliştirme aşamasındaki tüm verilerin üretildiği domaindir. Burada üretilen verilerin (BoM: materials/parts info and manufacturing routing) zamanında ve doğru olarak ERP’ye aktarılması gereklidir. Ancak, PDM ile ERP domainleri arasında entegrasyon yok ise, BoM transferi manuel yapılır ve büyük oranda yanlış/eksik bilgi aktarımı sonucunda MRP istenilen sonucu üretemez, yukarıda bahsedilen sorunlar meydana gelir. O nedenle, O nedenle, PDM – ERP entegrasyonu mutlaka düşünülmesi gereken konuların başında gelmektedir.  
  • Öte yandan, önceleri ERP tarafından yönetilen kalite süreçleri artık yavaş yavaş PDM domainine kaymaya başladı. PDM/Cax yazılımları ile tüm kalite planları ürün geliştirme süreci esnasında yapılabilmektedir. BoM ’un yanında ERP’ye aktarılması gereken bir diğer önemli bilgi ise PDM domain ’inde üretilen kalite planlarıdır.
  • MES’in temel fonksiyonu PEM (Planning, Execution, Monitoring) olarak düşünülebilir. MRP’den alınan iş emirlerinin imalata yönlendirilmesi ve gerçek zamanlı bilgi girişinin yapılmasını sağlayarak, ERP stok verilerinin sürekli güncel kalmasını sağlamak MES’in temel fonksiyonudur. MRP’lerin doğru çalışabilmesinde MES’lerin rolü önemlidir. MES’lerin de aynen PDM gibi ERP’lerden rol çaldığını da görmekteyiz. Özellikle bakım süreçlerinin artık MES’ler üzerinden yönetilmektedir.

Bu kapsamda, işletmeler artık ERP değil PLM sürecine girmek zorundalar. ERP belki ilk adım ancak diğer iki domaini de dikkate almak gerekiyor. 

Bunlara ilave olarak ihtiyaçların doğru tanımlanması (domain expertise), süreci yönetecek yetkin danışmanların mevcudiyeti (PDM/Cax admin, ERP admin) ve işletme karar vericilerinin desteği (leadership) bu sürecin başarıya ulaşabilmesindeki kritik faktörler olarak gösterilebilir.

Operasyonel Mükemmellik Sertifika Programı


Programa Ön Kayıt

LMS Üzerinden uzaktan eğitim.  Fabrika mühendisleri, yöneticileri ve öğrenciler için.

LMS’e kayıt | Kullanıcı adı & Şifre | İstenilen zamanda izleme (7/24)

akdemi@leanofis.com 

Programın amacı

Internet, IoT, CPS ve Big Data üzerinden tanımladığımız gelişim süreci bizi Akıllı Fabrikalar üzerinden Akıllı Ürünler geliştiremeyenlerin içinde yer alamayacağı, iş modellerin bambaşka boyutlara geleceği, entegrasyon ve adaptasyonun ana ilke olduğu yeni ve zorlu bir sistem dönemine çekiyor: Big Data Driven Smart Manufacturing.

İmalat Sanayisi olarak bunu başarabilmek için ‘Yalın, Çevik ve Altı Sigma’ prensiplerini, Endüstri 4.0 teknolojileri ile birleştirip, Akıllı Fabrikalar kurmamız; bunun içinde bilgi seviyesi yüksek iş gücüne sahip olmamız gereklidir.

Bu program, işletmelerin ‘Dijital Çağda’ rekabetçi olabilmeleri için gerekli olan araç ve metotları, işletmeleri geleceğe taşıyacak genç mühendis ve yöneticilere aktarmak üzere tasarlanmıştır.

IoT’nin Üretime Etkisi

IoT konseptinin ortaya çıkardığı akıllı ve bağlantılı ürün kavramı yeni iş modelleri oluşumunun önünü açıyor. Bunların başında imalat süreçleri geliyor. Bu durumu şöyle açıklayalım.

Product as a Service

Eskiden müşteriden siparişi alır, üretir ve ürünü müşteriye gönderirdik. Ana gaye fiziksel ürünü müşteri ile buluşturmaktı. İmalat süreçleri sınırlıydı ve sevkiyat sonrasında imalat süreçleri sonlanırdı. Ancak şimdi durumun bambaşka olduğunu görüyoruz. Çünkü artık müşteriye ürün değil, sistem satıyoruz. Artık yeni konsept ürünün fiziksel nesne yerine bir servis olarak algılanması: Product as a service (PaaS). Dolayısı ile imalat süreçlerinin artık sevkiyat aşaması ile sınırlanamayacağı, imalatın sürekli bir iş olduğu ve satmış olduğumuz servisi yönetmek zorunda olduğumuzdur.

Önceleri ürünün sahibi müşteriydi. Fiziksel ürünü müşteriye gönderdiğimizde tüm süreçlerden müşteri sorumluydu. Ancak şimdi sadece fiziksel bileşenleri olan bir ürün satmıyoruz; bir sistem satıyoruz. Dolayısı ile sistemi oluşturan diğer bileşenler bulut ortamına olduğu için, bu bileşenlerin güncellenmesi ve yönetilmesi tamamıyla imalatçıya ait. Dolayısı ile yeni dönemde sistemin sahibi artık üretici.

Eskiden ürün fonksiyonları ürüne yerleştirilen fiziksel komponentler üzerinden sağlanıyordu. Bu nedenle üründe sabit bir fonksiyon yapısı vardı. Ancak şimdi ürüne fonksiyonalite veren birçok parametre donanımlarla beraber yazılımlar üzerinden sağlanıyor. Fiziksel üründeki birtakım fonksiyonların yazılımlar üzerinden sağlanması, bizi ilerleyen dönemde bulut üstünden ürün fonksiyonlarını değiştirme şansını elde etmemize olanak sağlıyor.

Önceleri fiziksel olarak müşteriye gönderilen bir üründe problem olması durumunda, ürün fabrikaya servise getirilir ve burada gerekli fiziksel parçaların değişimi tamir ve bakım işlemi yapılırdı. Ancak şimdi bu işlemleri bulut üstünden, uzaktan yapabiliyor; parça değişimine gerek kalmadan ürünü tamir edebiliyor ya da yeni özellikler ekleyebiliyoruz.

Kısaca, ürünün artık bir sistem olarak değişime uğraması sorumluğun müşteriden üreticiye geçmesine neden olmuştur. İmalatçılar artık sattıkları sistemin/servisin performansını yaşam boyu izlemek ve bu süreci yönetmek zorundalar.

  • İmalat Yönetimi

IoT konseptinin getirmiş olduğu başka bir değişikliği imalat yönetiminde görüyoruz. Akıllı ve bağlantılı ürünler artık veri üretiyor ve bu büyük verinin tüm süreçlerle paylaşılması, içinde anlamlı sonuçlar çıkarılarak müşteri beklentilerine doğru ve zamanına cevap verilebilmesi açısından hayati öneme sahip. Bunun için bütün fonksiyonların, bileşenlerin ve süreçlerin tam bir entegrasyon halinde çalışabiliyor olması; üretimden satın almaya, tedarikçiden müşteriye kadar tüm sürecin, birbiri ile iletişime geçebileceği ortak bir platformun tesis edilmesi gereklidir. CPS (Cyber Physical Systems) diye tabir ettiğimiz, iş yazılımları ile üretim ekipmanlarının tek bir platform üzerinden iletişime geçebildiği (IT & OT Entegrasyonu) yeni kavramın artık içselleştirilmesi kaçınılmaz olmuştur (bu konuyu ilerleyen bölümlerde açacağız). Artık, yeni üretim felsefesi olmadan akıllı ve bağlantılı ürün üretmek neredeyse olanaksız.

  • Yeni Ürün Geliştirme

Bir diğer önemli değişikliği yeni ürün geliştirme süreçlerinde görüyoruz. Önceleri mekanik ve elektriksel parçalardan oluşan ürünün artık yazılım, donanım ve iletişim modülleri de içermesi ürünün kompleks bir sistem haline gelmesine neden oluyor. Bu sonuç, IT ekibinin yeni dönemde ürün geliştirme sürecinin vaz geçilmez bir parçası olacağı anlamına gelmektedir. Bu döneme kadar makine mühendislerinin ağırlıklı olarak çalıştığı tasarım bölümlerinde, yeni dönemden itibaren daha fazla IT mühendislerini göreceğimizi söyleyebiliriz.

Ürüne ait fonksiyonların yazılımlar üzerinden belirlenebilmesinin birçok avantajı bulunmaktadır. Bunların başında ürün ağacını oluşturan fiziksel komponentlerdeki azalmayı görmekteyiz. Ürüne özellik veren fiziksel bileşenler yerine yazılımların kullanılması sonucunda daha az parça ile ürün tasarlayabiliyoruz. Daha az malzeme satın alarak tedarik zincirini rahatlatıyor, imalat süreçlerini kısaltabiliyor, ürünü hatalı üretme riskini azaltabiliyoruz. Artık, ürüne ait bileşenler müşteri isteklerine göre yazılım üzerinden konfigüre edilebiliyor ve tamamen kişiye özel kullanıcı arabirimleri yine yazılımalar aracılığı ile elde ederek çeviklik açısından daha rekabetçi olabiliyoruz.

Akıllı ve bağlantılı ürünlerin bir diğer etkisini modüler ürün tasarımı aşamasında görmekteyiz. Fiziksel ürün standart bir şekilde üretilmesine rağmen, ürünü kişiye özel şekilde farklılaştıran ilave özellikler ve kullanıcı ara yüzleri yazılımlar aracılığı ile elde ederek çeviklik açısından daha rekabetçi olabiliyoruz. Her müşterinin farklı özelliklerde ürünler istediği günümüz koşullarında, değişikliğin yaşam sürecinin herhangi bir aşamasında yazılımlar üzerinden yapılabiliyor olması son derece büyük bir avantaj olarak karşımıza çıkıyor.

  • Pazarlama

Pazarlama süreçlerinin de bu değişimden etkilenmediğini söyleyemeyiz. Akıllı ve bağlantılı ürünlerin ürettiği verilerin, CPS üzerinden alınabilmesi pazarlama süreçlerinde yeni avantajlar getiriyor. Müşterinin bağlantılı olması her şeyin temelini oluşturuyor; akıllı ve bağlantılı ürün buna olanak sağlıyor. Ürünün performansı, kullanım durumu ve müşterinin davranışlarını ürün üzerinden gelen veriler üzerinden analiz ederek, ürün / müşteri arasındaki ilişkiyi modelleyerek yeni ihtiyaç ve isteklerini modelleyebiliyor, bu modelden çıkan verileri müşteri açısından daha katma değerli ürünlerin üretilebilmesi için kullanabiliyoruz.

Yeni dönemde artık pazarlama ürüne değil değer üreten tüm sisteme odaklı olmak durumunda. Müşterilerin segmentlere ayrıştırılması, her segment ihtiyaçlarının ayrı ayrı tanımlanarak her segment karşılık gelecek yeni özelliklerin belirlenmesi aşamasında sahadan gelen büyük veriler oldukça işe yararlar.