Yeni Dönem | Çeviklik, Akıllı Fabrikalar ve CPS

Yeni dönemin en önemli etkilerinin başında eskiye göre daha fazla sayıda ürün geliştirmemiz gerektiği geliyor. Proje yönetimi, eş zamanlı mühendislik, stratejik iş birliği, veriler üzerinden hızlı/doğru kararlar gibi konuların bileşkesi olan Çeviklik aslında ana temamız. Hız ve esnekliğin kombinasyonu olan ve ‘ön görülemeyen değişime adapte olabilme yeteneği’ olarak tanımlanan çeviklik kavramı olmadan artık rekabetçi olabilmek neredeyse olanaksız. Kalite ve maliyet faktörlerinin yaşamsal açıdan gerek ancak yeter koşul olmadığı günümüz rekabet ortamında sipariş kazanmanın yegâne yolu gerek koşullara ‘hız’ faktörünün eklenmesidir. Bu da ancak çevik stratejileriler uygulanarak elde edilebilir.

Çevikliğin özünde yatan ana unsur aslında bugün konuştuğumuz Endüstri 4.0’ın da temelini oluşturan ‘bilgi yönetimi’ ya da ‘bilginin gücüdür’. Zaten, endüstri 4.0 dediğimiz konu da çevik stratejiler üzerine teknolojinin bindirilmesi anlamına da gelmektedir. Veriyi üretildiği yerde ve anında ileterek, içinden anlamlı bilgiyi hızlı bir şekilde türetebilmek doğru kararların verilebilmesinde yani çeviklik aşçısından oldukça önemlidir. Bu aşamada işletmelerin veri yönetimi konusuna hiç olmadığı kadar önem vermesi gerekiyor.

Veri yönetimi standardını yakalayamamış firmalarda oldukça önemli kayıplar olduğunu gözlemliyoruz. Sipariş alınmasından / ürün geliştirmeye, tedarik zincirinden/üretime, sevkiyattan/servise kadar her alanda veri üretiyor – üretilen veriyi bilgiye dönüştürüyor – dönüşen bilgiye göre kararlar alıyor – ve nihayetinde harekete geçiyoruz. Bu döngü bazı aşamalarda manuel, bazı aşamalarda ise otomatik oluyor, kararlar bazen geç bazen zamanında alınıyor ya da bazen doğru bazense yanlış oluyor.

İmalat süreçlerinde veri yönetiminin iyi yapılmaması nedeniyle başlıca üç temel sorun görmekteyiz.

  • Yanlış doküman üzerinden üretimin yapılması (ECM: Engineering Change Management),
  • Bilginin geç gelmesi (feedback delayed, feedback denied) ve,
  • Veri yönetiminde standart yaklaşım olmamasından dolayı ortaya çıkan mühendislik ve üretim adam saat kayıpları.

Tabi bütün bunlara kalite, müşteri memnuniyetsizliği de eklenince başlı başına büyük bir sorun yumağı haline geliyor veri yönetimi konsepti.

Peki, işletmeler bu durumda nasıl bir strateji izlemeliler, özellikle Kobiler.

Bunu şu şekilde açıklamaya çalışalım. İmalat endüstrisinde süreçleri genel olarak üç ana segmente bölünür: İş (business), product (ürün) ve production (üretim) segmentleri. Veri yönetiminde asıl mesele bu üç segmentin aynı network üzerinden iletişim kurabiliyor olmasıdır. Bir başka ifade ile data at rest dediğimiz (business ve product segment verileri) ile data-in-motion dediğimiz (production) verilerinin aynı platform üzerinden veri alıp/gönderiyor olması ve bu network üzerindeki akıllı sistemlerin bu verileri işleyip/yorumlayabiliyor olması gerekiyor. Bu karmaşık gibi görünen sistemi modellediğimizde karşımıza CAD-PDM-ERP-MES gibi bir yapı çıkıyor. Bilgi akışı bu şekilde olduğunda yukarıda bahsettiğimiz üç segment birbirine bağlanabiliyor ve CPS (Cyber Physical System) dediğimiz akıllı fabrikaların temelini oluşturan yapıyı elde edebiliyoruz. Endüstri 4.0 ‘ın diğer konuları eklemeli üretim, simülasyon, AR/VR ve uçtan uca yatay entegrasyon gibi diğer araçlar da yine bu omurgadan elde edilecek verilere endeksli olduğu için işletmelerin öncelikli olarak ana omurgayı kuracak stratejilere önem vermesi; bunun içinde sistemsel altyapı ile beraber yetkin iş gücüne yatırım yapmalarının doğru olacağı kanaatindeyim.